Başucumda seyyah bir fikir, fâni adım iz sürüyor,
Kaderin cilvesi, kahvenin telvesi gibi kırk yıl hatır soruyor, ömür soluyor..
Derin Derviş, sûfiyâne bir ermiş kapımda, zikir çekiyor,
yemin bozduruyor başucu sarrafımda..
Sevdaya soyunuyor, mıh gibi çakılıyor ebediyete,
sırra kadem gibi basıyor cevvaliyete..
Evlâdiyelik evliyalar gibi “yana döne” arayanlar;
“Sırrın sırrı; bulandadır, bulanın sırrı; yalandadır” diyor,
Aynanın arkasına hiç mi bakmadın? Onun adı “Sır” diyor!
Sırlanmış camlar ayna oluyor, aymış canlar “SIR” oluyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder